ABD- TÜRKİYE TİCARETİNDE YENİ BİR DÖNEM Mİ BAŞLIYOR?
Değerli okurlar merhaba, Bugün yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile Otomobil piyasası için son derece önemli olan vergi kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan karara göre ABD menşeli ürünlerin ithalatında 2018'den bu yana uygulanan ek vergiler kaldırıldı. Otomotivin yanı sıra kozmetik, tütün ürünleri ve akollü içeceklerin vergilerinde de indirime gidildi. Ancak sanırım en dikkat çekici sektör şuanda otomotiv. ABD yapımı otomobillere uygulanan %60 ek gümrük vergisinin kaldırılmasının yansımaları herkesin aklında soru işaretleri uyandırıyor. Peki bu yansımalar nasıl olacak hep birlikte bakalım.
Türkiye’nin ABD menşeli ürünlere uyguladığı ek gümrük vergilerini kaldırması, küresel ticaret diplomasisinde yumuşama sinyali verirken; aynı anda Çin, Japonya ve Güney Afrika’dan ithal edilecek araçlara yeni ek gümrük vergilerinin getirilmesi, dengeli ama stratejik bir politika değişiminin işareti oldu.
ABD ürünlerine konan ek vergiler, geçmişte Washington’un çelik ve alüminyum kısıtlamalarına bir misilleme niteliğindeydi. Dolayısıyla bu vergilerin kaldırılması, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerde yeni bir sayfa açıyor. İthal maliyetlerinde yaşanacak düşüş, özellikle otomotiv yedek parçaları, teknoloji ürünleri ve tarım girdilerinde fiyatları aşağı çekerek tüketiciye ve üreticiye kısmi rahatlama sağlayabilir. Aynı zamanda Türkiye’nin ABD ile hedeflediği “100 milyar dolarlık ticaret hacmi” perspektifine de katkı sunacaktır.
Ancak bu yumuşamanın hemen ardından Asya ve Afrika kaynaklı otomobil ithalatına getirilen yeni vergiler, farklı bir tabloyu ortaya koyuyor. Çin ve Japonya, Türkiye’nin otomotiv ithalatında son yıllarda ciddi bir paya sahipti. Güney Afrika ise özellikle uygun fiyatlı araçların giriş yaptığı bir pazar olarak öne çıkıyordu. Yeni ek vergiler, yerli otomotiv sanayisini korumayı ve dış ticaret açığını sınırlamayı amaçlıyor. Zira kur baskısı altında olan Türkiye’de, düşük fiyatlı ithal araçların pazar payını hızla artırması, hem yerli üreticiyi hem de AB merkezli markaları zor durumda bırakıyordu.
Dolayısıyla bu çift yönlü karar, aslında Türkiye’nin ticaret politikasında bir denge arayışını yansıtıyor:
• ABD ile ilişkileri yumuşatarak yeni fırsat kapıları aralamak,
• Asya ve Afrika merkezli güçlü rakiplere ise gümrük duvarlarıyla karşılık vererek yerli sanayiyi korumak.
Bununla birlikte, otomobil fiyatlarının halihazırda yüksek seyrettiği Türkiye’de ek vergiler tüketici açısından ciddi bir maliyet baskısı yaratabilir. Yani yerli sanayiyi korumak için alınan tedbir, kısa vadede vatandaşın cebinden daha fazla para çıkması anlamına gelecek. Bu nedenle, vergi politikasının tek başına yeterli olmadığı açık. Eğer eş zamanlı olarak yerli üretimde maliyetleri düşürücü, inovasyonu artırıcı ve ihracat kapasitesini güçlendirici adımlar atılmazsa, uzun vadede sadece ithalat kısıtlamasına dayalı bir denge sürdürülebilir olmayacaktır.
Sonuç olarak Türkiye, bir yandan ABD ile ticaret kapılarını aralarken, diğer yandan Asya ve Afrika’dan gelen rekabeti sınırlıyor. Bu strateji, kısa vadede dış ticaret açığını ve yerli sanayinin pazar kaybını sınırlayabilir. Ama kalıcı kazanım için üretim verimliliği, kur istikrarı ve ihracat çeşitliliği şart. Aksi halde, vergi duvarlarının ardında kalıcı bir refah sağlamak mümkün olmayacak.
Hepinize umut dolu bir Ülke ve Mutlu yarınlar diliyorum.













