ENFLASYON RAKAM DEĞİL TOPLUMSAL REFAHIN BELİRLEYİCİSİDİR
Değerli okurlar merhaba, geçtiğimiz günlerde açıklanan ve reel enflasyonla oldukça farklılık gösteren tuik verilerine göre yaşıyor olsaydık, bugün sizlere yatırım tavsiyeleri veren yazılar yazıyor olabilirdim. Yada yok olan orta sınıf hala var olsaydı küçük yatırımcıya notlar ve tavsiyeler içeren yazılar yazıyor olabilirdim. Fakat bugün yine enflasyon ve etkilerini konuşuyoruz.
Son dönemde hepinizin malumu, ülke gündemimiz siyaset üzere kurulu durumda, Ortadoğu’da sürekli değişen gerginlikler, açılımlar, barışlar, ittifaklar, kayyımlar, gözaltılar derken tüm dikkatler siyasi gündeme odaklanmış durumda. Fakat bu ülkenin maalesef en büyük gerçeği “hissedilen enflasyon”dur. Emeklilerimiz temmuz ayı zamlarını şu günlerde almaya başladılar ve maalesef aldıkları zammı değil yine enflasyonu hissediyor olacaklar.
Sizlerle ekonomik veri paylaşmaya gerek duymuyorum, çünkü verilerdeki rakamların çok daha fazlasını zaten gündelik yaşamda hissettiğinizi çok iyi biliyorum. Sebepleri çokta sorgulamaya gerek yok aslında, açıklanan kira artış oranına, elektrik, su, doğalgaz zamlarına ve en kritik olanı “gıda enflasyonuna” baktığınız zaman dar gelir grubunun refah seviyesini tahmin etmek çokta zor değil.
Peki asgari ücretlilerde durum ne? Orada sıkıntı çok daha derin. Çünkü temmuz ayı ara zammı da alamayan asgari ücretliler, ocakta zamlanan, enflasyonun erittiği maaşlarıyla geçinmeye çalışıyorlar. Sanırım en kötüsü de halkın hissettiği enflasyonun, ekonominin kurmayları tarafında çokta hissedilemiyor oluşu. Hepimizin beklentisi ortak, tüm ülke olarak enflasyonu düşürme hedefine sıkı sıkıya bağlıyız. Sıkı para politikası sürdürülmeye çalışılsa da en büyük fedakarlık yine vatandaştan bekleniyor. Bu durumu anlamak için ise vergi politikasına bakmak ve tabana yayılan vergilerdeki artışları gözlemlemek yeterli. Tabana yayılan vergilerdeki yükseklik gelir dağılımındaki adaletsizliğin en büyük tetikleyicilerinden. Ama bugün hali hazırdaki “dar gelir grubunu zorlayan” vergi politikası yerine kısa vadede en azından yılbaşına kadar pansuman etkisi yapacak olan asgari ücret ara zammını konuşmak daha doğru olacaktır. Zira hükümetin kısa vadede bütçedeki en büyük gelir kalemi olan vergilerden geri adım atması çokta olası görünmüyor.
Şu günlerde herkesin gözü kulağı asgari ücretliye yapılması gereken ara zamda, ekonominin kurmayları bu beklentiyi karşılar mı şu an kestirmek çok mümkün değil, ama bunun beklenti değil zorunluluk olduğunun anlaşılması gerekiyor. Dar gelir grubunun gelirinde küçükte olsa iyileştirmeler yapmak, toplumsal refahın bir nebze de olsa artmasını sağlayacak ve daha sürdürülebilir bir ekonomi politikası sağlayacaktır.
Hepinize umut dolu bir ülke ve mutlu yarınlar diliyorum.













