BİRİ BANA TÜRKÇE EZAN MI DEDİ
Bu yazıyı, Akdeniz Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümünde görevli Doç.Dr. Rıfat Atay' beyin araştırma makalesini okuduktan sonra yazmaya karar verdim. Makalenin orjinal ve tam adı “Türkçe Ezan Uygulamasının Toplumsal Hafızada Yol Açtığı Travmalar Üzerine”.
Araştırmanın konusu: Cumhuriyet tarihinin ilk çeyreğinde milli din anlayışı çevresinde uygulamaya konan ve yaklaşık on sekiz yıl devam eden Türkçe ezan denemesinin toplumsal hafızada yarattığı travmaların bir değerlendirmesi yapılmıştır.
Çalışmada, Anadilde ibadet tartışmaları ve Türkçe ezan uygulamasının kısa bir tarihçesine yer verildikten sonra; Son olarak yazılı kaynaklar ve tanıklara dayanarak toplumsal hafızada konuya dair yansıyan birikimler sunulmuştur. Müslümanlar için evrensel bir çağrı niteliği olan ezanın millileştirilmesi çabaları, toplumdan en sert direnişi görmüş, ciddi tartışmalara neden olduğu ifade edilmiş.
Araştırmanın amaç ve kapsam bölümünde Türkçe ezan konusundaki gelişmeler özetle: 1931 sonlarında Atatürk’ün emriyle dokuz hafız, Dolmabahçe Sarayı’nda ezanın, selanın, tekbirin ve hutbenin Türkçeye çevirisi için seferber edildi. 30 Ocak 1932’de ilk Türkçe ezan Fatih Camii’nde okundu ve 3 Şubat 1932’de bu kez Ayasofya’da Türkçe tekbir okundu. 18 Temmuz 1932’de Diyanet İşleri Reisliği müftülüklere ezanın Türkçe okunması emrini gönderdi. 4 Şubat 1933 tarihinde Başkanlık’tan gelen bildiri ise Türkçe ezan okumayanların “şiddetle cezalandırılacağını” bildirmekteydi. Bu aşamaya kadar Türkçe ezan uygulamasına dair yasal bir düzenleme yapmak yerine “telkin, emir ve tamimlerle” konunun takibi sağlandı. Arapça ezan ve kamet okuyanlar “kamu düzenini sağlamaya yönelik emirlere aykırılık” suçundan yargılandıklarına ve değişik cezalar aldıklarına yer verilmiş.
Bu çalışma ele alınırken, tarihe tanıklık eden din görevlileriyle ve onların yakınlarıyla yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Karadeniz’den, Akdeniz bölgesinden ve içanadoludan tanıklar dinlenmiştir. Özellikle Bursa da ki ulu cami görevlileri hakkında yürütülen davalar dikkat çekici.
Türkçe ezan uygulaması, Demokrat Parti’nin siyasi yarışa resmen girdiği seçimlerde seçmene vadettiği konulardan birisi de ezanın asli diline döndürülmesi idi. Nihayetinde seçmen, küçük bir ışık da olsa Demokrat Parti’nin bu ve diğer dini konularda kendisini rahatlatacağını ümit ederek oy vermiş ve karşılığını almıştır. Böylelikle, siyasi iradenin tercihi ile on sekiz yıl denenip Türk toplumunda ciddi travmalara yol açan Türkçe ezan uygulaması yine siyasi irade ile sonlandırılmıştır.
Okuyucuyu en çok etkileyen ve dikkatleri çeken ise Türk milletinin milli ve manevi değerlerine her zaman sahip çıkan bir millet olması. Ezanın aslından okunduğunu duyan köylülerin ağlaşması. Olaya bizzat tanık olanların yaşadıkları travmalar şeklînde özetleyebiliriz.
Sonuç olarak merhum Arif Nihat Asya’nın Dua şiirindeki gibi “Sen minareleri ezansız bırakma Allah'ım” dua ve temennilerine bizlerde yürekten katılıyor ve hep birlikte amin amin diyoruz.













