8 Mart Dünya Kadınlar Günü Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanan uluslararası bir gündür. 8 Mart 1857 yılında ABD, NewYork kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi koşullarda yaşamak istemiyle bir tekstil fabrikasında greve gider, ancak polis işçilere orantısız güç kullanarak saldırır ve 129 kadın işçi öldürülür. İşte bugünü anmak temelinde olan; daha sonra kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik başarılarının kutlanması maksadıyla kabul edilen bir gündür. Dünya da, “İnternational Women’s Day” olarak kutlanmaktadır. Türkiye de ise ilk defa 8 Mart 1921’de “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlandı, özellikle 1984 yılından sonra resmi olmayan, çeşitli kadın dernekleri tarafından kutlanmaktadır.
İSLAM’DAN ÖNCE DÜNYADA KADINLAR VE HAKLARI
Tarihe şöyle bir göz attığımızda kadınlarla ilgili çok korkunç ve insani olmayan yaklaşımların olduğuna üzülerek şahit olmaktayız. Romalılarda kadınların ne özgürlüğü ne de miras hakkı vardı. Eski İran’da kadın, küçük görülür; kötülüklerin, azap ve gazabın asıl sebebi olarak kabul edilirdi. Ve yine eski İran’da çok evlilik sınırsız ve kayıtsız bir şekilde yaygındı. Diğer taraftan Eski Hintlilerde kadın, yine uğursuz bir varlık olarak kabul edilir, kocası ölünce arkasından onun cesediyle birlikte sağ sağ kutsal ateşe atılır ve yakılırdı. Burada da kadının hiçbir hakkı ve özgürlüğü yoktu. Sümerlerde ise kadının durumu çok daha vahimdi. Erkekler kadınlar üzerinde dilediği gibi tasarruf yapabilir hatta kadın erkeğin mülkü kabul edilirdi. Asurlular da, Babilliler de, Çin de, Yahudiler de kadın hakları tam bir vahşetti hiçbir özgürlüğü ve hakkı yoktu. Özellikle Yahudilerde kadınlar mutlak anlamda kocasına boyun eğerdi. Evlenen kadına Yahudiler “Pula” yani kocasının mülkü derlerdi. Hatta Hıristiyanlığı değiştiren havari Pavlos kadınların ilim öğrenmesini yasaklamış, sadece kocasına hizmetçi olmasını emretmiştir. Kadınlar, kilise de konuşamaz soru da soramazlar.
İSLAM’DAN SONRA KADINLARIN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLERİ
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız dünya tarihindeki vahşet, kadınlara hak ve özgürlük tanınmayışı ve insan olarak kabul edilmeyişi karşısında, dünya ve özellikle kadınlar İslam’a ve onun getirdiği hükümlere çok şey borçludurlar. İslam Kur-an Hükümleriyle kadınlara gerçek değerini vermiş, aile ve toplumdaki yerini endişeye mahal bırakmadan vermiştir. İslam, yüce kitabı Kur-an’ı Kerim’le dördüncü sure “Nisa=kadın” Suresini 176 ayet olarak nazil etmiştir. Ve bu dinin yüce peygamberi “cennet annelerin ayakları altındadır” diyerek kadınlara ayrı bir değer verdiğini bildirmiştir. İslam miras hukuki ile kadın-koca arasında dengeli bir yol tutmuştur. İslam dini erkeklerle kadınların haklar ve özgürlükler yönünden eşit olduklarını beyan etmiştir. İşte 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayanlar kadın haklarının en üstün seviyede ve eksiksiz verildiği ve savunulduğu İslam dinini ve onun getirdiği hak ve Özgürlükleri göz önüne alarak ve bilgi sahibi olarak kutlamalılar. Gelenek görenek ve törelerimiz dinin getirdiği hakların önüne geçmemeli kadın hakları Kur-an’i boyutla ele alınmalıdır. Bu konuda İslam’a ve Müslümanlara karşı beslenen yanlış duyguların temelsiz olduğunu ve bu isnatların asılsız olduğunu görmeliyiz. Kadınlar İslam’ın kendilerine verdiği hak ve özgürlükleri yeniden elde etmek için İslam’ı kaynağından öğrenmeli ve mücadelelerini buna göre yapmaları gerekmektedir.