TULUMBAYA SU DÖKMEK: "KREDİ GARANTİ FONU"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen hafta açıklamasında bahsettiği "Kredi Garanti Fonu'ndan tulumbaya suyu dökmekte fayda var ki hareketlensin." Bu haftadaki yazımız KGF nedir ve sistem nasıl işleyecek bunu ele alacağız.
Cumhurbaşkanımızın sözlerinden, sadece bir fonun işleyişini değil, aynı zamanda ekonominin can damarlarını harekete geçirme arzusunu, sanayicinin, esnafın nefes almasını sağlama gayretini ortaya koyuyor. Peki, bu "tulumbaya su dökme" işlemi tam olarak ne anlama geliyor ve KGF neden bu kadar kritik bir aktör haline geldi?
Kefalet Gücü: KGF'nin Sessiz Kahramanlığı
Öncelikle KGF'nin doğasını anlamak gerek. KGF, sanıldığı gibi doğrudan kredi veren bir kurum değil. O, çok daha stratejik bir rol üstleniyor: kefalet kuruluşu. Yani işletmelerin bankalardan kredi alırken, bankaların riskini paylaşan, onlara güven veren bir teminat yapısı sunuyor. Özellikle günümüzün yüksek faiz ortamında, yıllık %60'ları bulan kredi faizleriyle boğuşan işletmeler için KGF, adeta bir can simidi.
Hatırlayalım: 1991'den beri faaliyet gösteren bu anonim şirket, KOSGEB'den TOBB'a, Eximbank'tan kamu bankalarına kadar geniş bir ortaklık ağına sahip. Bu geniş yelpaze, KGF'nin ülkenin ekonomik dokusuna ne denli derinlemesine nüfuz ettiğinin de bir göstergesi.
Faiz Yükünden Kurtaran Nefes: KGF'li Kredilerin Cazibesi
KGF'nin en büyük cazibesi, sunduğu uygun vade ve ödeme koşullarında gizli. İşletme kredilerinde asgari 6 ay, azami 60 ay vade ve bir yıla kadar ödemesiz dönem; yatırım kredilerinde ise asgari 6 ay, azami 84 ay vade ve iki yıla kadar ödemesiz dönem imkanı, işletmelerin üzerindeki faiz yükünü hafifletiyor, nakit akışlarını rahatlatıyor. Dahası, KGF müracaatlarının sadece iki günde sonuçlanması, bürokratik engellerin aşıldığı, hız ve etkinliğin ön planda tutulduğu bir süreci işaret ediyor.
Çarkları Hızlandıran Milyarlar: Reel Sektör Bayram Ediyor
Son dönemde devreye alınan destek paketleri ise adeta bir bayram havası yarattı. KOBİ'lere yönelik 30 milyar TL'lik destek paketi, ardından 17.5 milyar lirası işletme, 7.5 milyar lirası yatırım harcamalarında kullanılmak üzere toplam 25 milyar lira tutarındaki kefalet limitli destek... Bu rakamlar sadece sayılardan ibaret değil; bunlar, üretim bandında dönmeye hazırlanan çarklar, yeni istihdam kapıları, ihracat hedeflerine ulaşmaya hazır firmalar anlamına geliyor.
Sanayide çarkların güvenle dönecek olması, reel sektörün dinamizmine güç katacak. Küresel rekabette daha güçlü bir Türkiye tablosu çizmemize imkan tanıyacak. KGF, bu anlamda sadece finansal bir mekanizma değil, aynı zamanda bir güven kalkanı, bir motivasyon kaynağı.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "tulumbaya suyu dökmek" tabiri, KGF'nin sadece bankaların riskini azaltan bir araçtan çok daha fazlası olduğunu gösteriyor. O, ekonominin durgun suyuna taze bir akım getirme, ataleti kırma ve büyüme potansiyelini serbest bırakma hedefinin en önemli anahtarlarından biri. Bu can suyu, Türk ekonomisini yeni ufuklara taşıyacak mı, hep birlikte göreceğiz.