SERMAYEYİ TABANA, VERGİYİ TAVANA YAYMAK
Ekonomik eşitsizlik, sadece gelir tablolarında değil; sokakta, pazarda, okulda, evde hissedilen bir gerçek haline geldi. Zengin daha zenginleşirken, orta direk neredeyse buharlaştı. Herkesin aklında aynı soru: Bu düzen böyle mi devam edecek?
Tam da bu noktada dikkat çeken bir ifade var: “Sermayeyi tabana, vergiyi tavana yaymak.” İlk bakışta basit bir öneri gibi görünebilir. Oysa bu ifade, ekonomik adaletin ve toplumsal huzurun tam merkezinde yer alıyor.
Sermayeyi tabana yaymak, ekonomik kaynakların ve fırsatların sadece belli bir zümreye değil, toplumun geniş kesimlerine ulaşmasını sağlamaktır. Küçük işletmelere destek, mesleki eğitim programları, kooperatiflerin teşviki gibi adımlar, bu anlayışın temel yapıtaşlarıdır. Amaç, alt ve orta gelir grubundaki bireylerin de üretime katılması, kalkınmadan pay almasıdır.
Bunun sadece bir sosyal politika değil, aynı zamanda bir kalkınma stratejisi olduğunu unutmamalıyız. Çünkü refah geniş kitlelere yayılmadan, sürdürülebilir büyüme mümkün değildir.
Öte yandan, vergiyi tavana yaymak da en az onun kadar önemli. Büyük gelir elde eden bireylerin ve şirketlerin daha yüksek oranlarda vergi ödemesi, kamu hizmetlerinin finansmanında adaletin sağlanması açısından gereklidir. Eğitim, sağlık, altyapı gibi temel alanlarda toplumsal faydanın sürdürülebilir olması için güçlü bir kamu bütçesi şarttır. Bu da ancak adil bir vergi sistemiyle mümkündür.
Elbette, “yüksek vergi” denince hemen yatırım kaçırma, sermaye göçü gibi endişeler dile getiriliyor. Ancak burada mesele, vergiyi artırmaktan çok adil ve dengeli bir dağılım kurmaktır. Çünkü vergi kaçakçılığı, kayıt dışılık ve istisnalarla dolu bir sistemde, yük yine dar gelirlinin omzuna biner.
Peki, neden bu politika önemli? Çünkü bir ülkede sadece zenginler zenginleşiyor, yoksullar yoksullaşıyorsa; toplumsal barıştan söz etmek imkânsız hale gelir. “Adalet duygusu” sarsıldığında, insanlar sisteme olan güvenini yitirir. Güvenin olmadığı yerde ise kalkınma da, huzur da bir hayal olur.
Sonuç olarak, “sermayeyi tabana, vergiyi tavana yaymak” sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir zorunluluktur. Bu anlayışla hareket etmek; daha eşitlikçi, daha üretken ve daha huzurlu bir toplumun temelini atmak anlamına gelir. Elbette kolay değil. Ama kolay olmaması, doğru olmadığı anlamına gelmez.
Çünkü unutmamak gerekir: Ekonomik adalet olmadan, toplumsal barış uzun süre ayakta kalamaz.